12 Temmuz 2009 Pazar

Virüsler Üzerine

Dağ gelinciği birlikte çalışılmaya elverişli uysal bir laboratuvar hayvanı değildir: tutsakken iyi uyuyamaz, değişik ve pahalı bir besin ister, ısı değişikliklerine çok duyarlıdır ve birçok solunum hastalığına yatkındır. 1934 sıralarında ingiliz yazarları Smith, Andrewes ve Laidlaw da genel olarak en çok kullanılan bir laboratuvar hayvanı olan beyaz fare'ye döndüler. Önce dağ gelinciklerinden «geçirilmiş» insan gribi virüsünün farelere burun içinden aşılanırsa genellikle aşılamadan sonra 5-12 gün arasında öldürücü bir hastalık meydana getirdiğini doğruladılar; bu aşılama sırasında fareler aksırmayı önleyecek ve derin soluk almayla virüslü sıvının bronşlara ve akciğerlere girmesini kolaylaştıracak biçimde eterle dikkatlice uyutulur. Otopsi de farelerin akciğerlerinde fazlaca kan birikimi görüldü: bu akciğerlerden yapılan bir ezme, başka farelere yada dağ gelinciklerine burun içinden aşılandı, bu ezme hayvanlarda gripal hastalığı meydana getiriyordu. Öyleyse, farede grip virüsünü seri halde üretmek mümkündü. 1934'ten beri grip virüsü üzerine araştırmalarda daha çok fare kullanıldı.

Ama grip üzerine araştırmaların yapıldığı servislerde farelere rekabet eden bir başka hayvan tavuk embriyonu'dur. 1931'de amerikan patoloji uzmanları Woodruff, Goodpasture ve Buddingh çiçek ve suçiçeği virüslerinin embriyonlu tavuk yumurtasında yetiştirilebildiğini doğruladılar. Virüsler üzerine ve bağışıklık üzerine birçok değerli çalışması 1960'da Nobel Ödülüyle armağanlandırılmış olan avustralyalı viroloji uzmanı Burnet 1935'de gripal virüsü üretmek için benzer bir yöntem kullanmayı düşündü. Şekil 1, şematik olarak, döllenmiş bir yumurtanın küveze konduktan on gün sonraki embriyonlu halini gösteriyor: yumurtada kendi üzerine bükülmüş olan embriyonun sıvı dolu birçok boşluğu sınırlayan bir o kadar zarla çevrilmiş olduğu görülüyor. Bu zarlar, birbirine karşılıklı bağlanmış canlı hücrelerden meydana gelen çok ince örtülerdir. Bir tavuk embriyonunu aşılamak için kabukta küçük bir delik açmak ve bir şırıngaya takılmış ince bir iğneyi bu delikten içeri sokmak yeter: deliğin yerini ve iğnenin yönünü değiştirmekle, aşılanmak istenen sıvı damlasını şu yada bu zar düzeyine yada onun sınırladığı boşluğa bırakmak mümkündür. Burnet, Melbourne'daki bir grip salgını sırasında önceden dağ gelinciklerinden ayırdığı bir virüsü korioalantoidiyen zara aşıladı: bu virüs tavuk embriyonunu öldürmedi ama aşılandığı zar üzerinde çıplak gözle görülebilen belirgin lezyonlar meydana getirdi. Bu şekilde bulaşmış zar ezilirse ve bu ezme başka yumurtaya aşılanırsa yeniden aynı lezyonlar elde ediliyordu; eğer ezme dağ gelinciklerine yada farelere burun içi yoldan aşılanırsa bu hayvanlarda tipik gripal bir hastalık meydana getiriyordu: öyleyse gripal virüs seri halde özelliklerini yitirmeksizin embriyonlu tavuk yumurtasında üretilebilirdi. Embriyonlu tavuk yumurtasında gripal virüsün üretilmesi son derece önemli bir teknik ilerleme gösterdi ve bu teknik ultra-virüslerin en kesin koşullarda incelenmesini sağlayarak insan ve hayvan hastalıklarının başka birçok ultra-virüslerine uygulandı.

Az bakım isteyen (bütün iş onları yeterince nemlendirilmiş bir etüvde saklamaktır) ve az yer kaplayan embriyonlu yumurtalar elverişli bir laboratuvar materyelidirler. Genel olarak embriyonla tavuk yumurtaları bakterilere ve kendilerine aşılanarak incelenmek istenen yabancı virüslere, laboratuvar hayvanlarından daha az bulaşmışlardır; onların bağışıklık tepkileri zayıftır yada yoktur, öyleyse onlar orada çoğalmaya yetenekli ajanlarla bulaşmaya büyük bir duyarlılıkları olduklarını ortaya koyarlar.

1940'da Burnet grip virüsünün amniyotik boşlukta üretilebildiğini (şekil 1), 1941'de aynı şekilde virüsün alantoidiyen boşlukta üretilebildiğini gösterdi: bunun için döllenmeden on gün kadar sonraki embriyonlu yumurta kullanılıyordu ve bu embriyonlu yumurtadaki embriyon oldukça büyüktü (21 günde civciv çıkar); içinde önemli ölçüde yani santimetre küpünde yaklaşık olarak bir milyar vüris bulunan saydam sıvı elde etmek için, aşılamadan iki üç gün sonra alantoidiyen sıvıyı bir şırıngayla yada pipetle çekmek yeter - yumurta başına yaklaşık olarak 10 cm3 (bir santilitre). Bu, elbette akciğerlerini yada burun mukozasını çıkarmak ve bu dokuları ezmek için bir fareyi yada dağ gelinciğini kurban etmekten daha uygundur. Aynı dönemde Burnet ve başka bilginler gribin akut döneminde hastanın boğazından alınmış bir yıkama suyunun doğrudan doğruya aşılanarak grip virüslerinin ayınlmasıın (5) embriyonlu yumurtanın amniyotik boşluğunda mümkün olduğunu gösterdiler; öyleyse artık dağ gelinciğine, sonra fareye aşılamanın karmaşık evrelerinden geçmek gerekmiyordu: böylece, bir virüs, hastadan alındıktan yalnızca birkaç gün sonra ayırılmış, tanınmış, belirlenmiş olabiliyordu.

0 yorum:

site ekle site ekle
Zirve100 Sayac
Site Ekle

Site Ekle