10 Temmuz 2009 Cuma

Grip Tedavisi, Grip Tedavi Yöntemleri


Bir grip salgını patlak verdiği zaman, toplumsal hayatın yarattığı ilişkileri sınırlayarak, okulları kapayarak, aşırı kalabalık ve havasız yerlerde toplanmamayı öğütleyerek grip salgınının yayılmasına karşı belli bir ölçüde savaşılabilir.

Bir gribin yada hattâ bir «büyük nezle»nin ilk belirtilerini duyan kişilerin evden çıkmama ve böylece hemcinslerini bulaştırmaktan kaçınma anlayışına sahip olmaları gerekir; bu kişilerin aksırırken ve öksürürken ellerini yüzlerine kapamaları, kâğıt mendil kullanmaları, kullandıkları mendili hemen atmaları gerekmektedir.

Kapalı yerlerin (atölyeler, bürolar, gösteri salonları, v.b.) ültraviyole ışını lambaları kullanarak yada antiseptik sıvılar (propilenglikol gibi) püskürterek dezenfekte edilmesi öngörülür; bu, oldukça ılımlı bir ölçüde uygulanmıştır: Ültraviyole ışınlarının ve antiseptik buharların solunum yolu virüslerini hızla etkisiz kıldığı bilinmekle birlikte, bu tedbirlerin çok etkili olacağını ileri sürmek mümkün değildir. Bu tedbirlerden bir yarar sağlayabilmek için, onları büyük Ölçüde uygulayabilmek gerekirdi. Kapalı yerleri temizleme yöntemleri, süpürürken fazla toz kaldırmaktan kaçınmayı gerektirir. Kapalı yerlerin daha iyi havalandırılmasını sağlamak da bu tedbirler arasındadır.

Griplilerle, nezlelilerle yada belirti göstermeden sadece «virüs taşıyıcısı» olan kişilerle gündelik ilişkide bulunan kişinin direnç'ini, bu virüslerin bulaşamayacağı, bulaşsa bile ancak belli belirsiz yada selim bir hastalık meydana getirebileceği şekilde artırmak mümkün müdür? Bu soruya kesin cevap verilemez. Ama, bu bulaşıcı atanlara karşı organizmanın genel direncini artırabilmeyi, organizmayı az alıcı yada az duyarlı hale getirmeyi düşünebilir miyiz? Herkes, bu direncin bir bireyden öbürüne deriştiğini bilir. Hattâ yaş, barınma, yaşama koşulları karşılaştırıldığında, bazı kişiler bu basit ve yaygın solunum yolu hastalıklarına öbürlerinden daha az tutulur gibidirler; bazıları da, tersine, bu hastalıklara sık sık tutulur gibidirler. Ama bu duyarlılık farklanm arıklayan hangi anatomik, fizyolojik Özelliklerdir, bilmiyoruz. Bu genel direnci kazanmak yada artırmak mümkün müdür? Bu umutla her yıl birçok kişi, organizmanın normal işleyişi için vitaminlerin çeşitli ölçülerde kaçınılmaz olduğu, yüksek dozda vitamin almanın rahatlığı ve sağlıklılığı artırdığı üzerine o basit düşünceden hareket ederek bol bol vitamin alır.

Bazı beslenme yetersizliği durumlarında bireyin bulaşıcı hastalıklara direncinin azalabileceğini yadsıyamayız (üstelik bu gerçeğin ince ayrıntıları vardır). Belli bazı hastalıklarda bazı vitaminlerin yüksek dozlarda uygulanmasının çok önemli olduğu da yadsınamaz, ama hic değilse dünyanın dengeli bir beslenme sağlayan bir yaşama düzeyine ulaşmış seçkin bölgelerinde vitamin eksikliğinin, bazı akut solunum yolu hastalıklarına karşı direnç azlığını açıklayabileceğini düşünemeyiz. Gerçekte, ciddî bir deney, yüksek dozda vitamin kullanmanın bu hastalıklara karşı direnci hiç de artırmadığı sonucunu ortaya koyar.

0 yorum:

site ekle site ekle
Zirve100 Sayac
Site Ekle

Site Ekle